Graham Bell'in işitme engelli bireyler için pek çok iş yapmış olduğundan dolayı doğum günü olan 3 Mart 1947 yılından beri Dünya Kulak ve İşitme Günü olarak kabul edilmektedir.
İşitebilme ve konuşmayı öğrenebilme her çocuğun en temel hakkıdır. İşitme kayıpları, bireylerin kendi diline ait sesleri oluşturarak konuşmayı geciktiren ve bozan en önemli etkendir. Bir çocuğun işitme kaybıyla doğması veya doğduktan sonra bir sebepten ötürü işitme kaybı yaşaması zamanında teşhis edilmesi ve rehabilitasyon programlarına alınmasıyla gelişimsel yetersizlik yaşamasının önüne geçmektedir. Burada sözü edilen gelişim yetersizlikleri; psikolojik ve sosyal gelişimin yanında çocukların eğitim hayatlarını da olumsuz olarak etkileyebilecek yetersizliklerdir.
Dünyada yapılan çalışmalarda her yenidoğan 1000 bebekten 1 ila 3’ü işitme kaybıyla doğduğu tespit edilmiştir. Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran binde 6’ya çıkmaktadır.
Yapılan çalışmalarda işitme kaybının saptanması açısından en kritik dönemin "yeni doğan dönemi" olduğu yönündedir. Bundan dolayı bebek 3 aylık olmadan işitme testi yaptırılması çok önemlidir. İşitme engeli tanısı alanlara 6 aylık olmadan gerekli müdahalede bulunmaktır. Yapılan tarama testleri basit ve ucuz olmasının yanında bebeklere herhangi bir zarar veya acı vermemektedir. Ülkemizde Bakanlığımıza bağlı Devlet Hastanelerinde dünyaya gelen bebeklerin 99.9%’u taburcu olmadan işitme testi işlemi yapılmaktadır.
Erken işitme kaybı tanısı konulup, erken eğitilen bebeklerin, lisan gelişimine paralel olarak zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimleri de olumlu etkilendiği unutulmamalıdır.